Çocuklara ölüm haberini gecikmeden ve basitçe verin. Mümkün olduğunda, çocuğun tanık olduğu veya fark ettiği durumlardan konuşarak başlayın:
- “Biliyorsun ki annen uzun bir süredir çok hastaydı. Birçok kez hastaneye gitmesi gerekti.”
Sonrasında ölüm bilgisini verin.
- “Doktor bu sabah arayıp annenin öldüğünü haber verdi.”
Dokunarak çocuğu rahatlatın. Dokunuşunuzla, çocuğun tek başına olmadığı ve sizin onun yanında olduğunuz mesajını iletin. Çocuğunuzu kendinize yakın tutun, ellerini rahatlatıcı bir şekilde ovuşturun ve sarılın.
Çocuğa hemen güvence verin. Çocuğunuza üzgün olduğunuzu ama güçlü olacağınızı ve onunla ilgileneceğinizi söyleyin. Eğer çocuk sizin de ölüp ölmeyeceğinizi sorarsa, güven veren bir tavır ile, “Ben uzun bir hayat yaşayacağım. Sen benim öleceğim zamana kadar büyüyüp kendi ailene sahip olacaksın.” diyebilirsiniz.
Çocuklar ve Yas Tutma
Üç-dört yaş itibari ile çocuklar, kaybedilen bir yakının yasını tutabilirler. Fakat okul öncesi dönemdeki çocukların yas tutması, yoğun üzüntü ve öfke gibi duygulara tahammül edemeyecekleri için zordur. Bu nedenle ilk etapta, kaybı inkar ettikleri ya da görmezden geldikleri görülebilir.
Eğer çocuklar kayba dair üzüntülerini ifade etmiyor ya da hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlarsa, bastırdıkları duygu ve düşünceleri dile getirmelerine yardımcı olabilirsiniz. Örneğin, babalarının ölümü sonrasında çocuğunuz:
- “Akşam yemeğimi yemek için babamın eve gelmesini beklemek istiyorum”
diyorsa, bu durum çocuğunuzun gerçek ile yüzleşmesine yardımcı olmanız için bir fırsattır. Siz de,
- “Artık baban akşam yemeği için eve gelmeyecek çünkü baban vefat etti. Hep yanımızda olmasına alışık olduğumuz için inanması çok zor.” diyebilirsiniz.
Sonra, çocuğunuza sizin varlığınız ve sevginiz hakkında güven vermek için:
- “Ama ben hala buradayım ve senin için çok özel bir yemek yaptım. Hadi gel beraber yiyelim.” diyebilirsiniz.
Normalde çocuklar, ihtiyaçlarının karşılanacağı ve korunacakları ile ilgili kendilerini güvende hissettikleri zaman üzüntülerini ifade ederler. O zaman bile küçük çocuklarınızın üzüntülerini küçük parçalar halinde deneyimlediklerini gözlemleyebilirsiniz. Çocukların üzüntüye tahammül süreleri kısadır; bu nedenle bazen bir süre ağladıktan hemen sonra aniden oyun oynamak isteyebilirler.
Yaşça büyük çocuklar, daha uzun bir süre üzgün hissederler ve üzüntülerini sözel olarak daha rahat ifade ederler. Ama yine de, bu acı verici duygu ve düşüncelerle baş edebilmek için sizin yardımınıza ihtiyaçları vardır.
ÇOCUĞA ÖLÜM HAKKINDA SÖYLENMESİ SAKINCALI OLAN CÜMLELER
“İnsanlar doğar, büyür, yaşlanır, ölür” söylemi çocuk için büyüme ve yaşlanıp ölme korkusuna neden olabilir, büyümemek için yemek yemeyi reddedebilir ya da büyükanne-dedesinin yaşlandığını düşünerek ölecekleri için üzülebilir.
Soyut dönemi tamamlamamış olan çocuğa ölüm ile ilgili “Allah öyle istedi”, “Allah sevdiği kullarını çabuk yanına alır” gibi söylemler, çocukta “Sevdiğim kişiyi Allah öldürdü”, “Ne yaptı ki neden yanına aldı”, “Allah beni de severse beni de, diğer sevdiklerimi de yanına alır, iyilik yapmayayım, yaramazlık yapayım ki Allah beni yanına almasın” gibi düşüncelere neden olabilir ve bu durum, çocuğun dine bakış açısını değişebilir.
Ölüm kavramı yerine kullanılan alternatif cümleler çocuğun kafasını daha çok karıştırmakta ve kaygı oluşumunu tetiklemektedir. “Cennete gitti, orası çok güzel, iyi insanlar cennete gider, o da şimdi cennette” gibi söylemler, cennet-cehennem kavramını bilmeyen bir çocuk için kafa karıştırıcı olabilmektedir. “Madem cennet bu kadar güzel biz de ölüp oraya gidelim” düşüncesi oluşabilir.
“O melek oldu, bulutlardan seni izliyor” gibi söylemler gözetlenme kaygısını tetikleyebilir.
“Hastalandı öldü”, “Hastalandı iyileşemedi” demek ise; çocukta “Hastalanırsam bende ölürüm” kaygısını pekiştirir bu yüzden her hastalığın ölümle sonuçlanmadığı, hafif hastalıklarda ilacımızı alıp tedavi olduktan sonra iyileşildiği aktarılmalıdır.
“Uzun bir yolculuğa çıktı” gibi söylemler de çocuk ölen kişiyi bekler ve “Neden gelmiyor?” , “Neden beni terk etti?” diye ölen kişiye öfkelenebilir.
“Derin uykuda uyuyor”, “Sonsuz uykuda” gibi söylemler çocuklarda uyku bozukluğuna neden olabilmekte olup, kaygıyı pekiştirebilir.
Çocukların Yas Tutabilmelerine Yardımcı Öneriler
Çocukların yakın kaybıyla baş etmelerine yardımcı olmak için yapılabilecek en önemli şey ölümle yüzleşip, ölümü kabul etmelerine yardımcı olmaktır. Çocuk istiyorsa ağlamasını ya da bu durumla ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmesini desteklemek, yasını yüzeye çıkartmasını ve yas tutmasını kolaylaştırır.
Üzüntünün ifade edilmesinde inisiyatif alın. Eğer çocuklar ilk başta üzüntülerini ifade etmekte tereddüt ediyorlarsa, siz onun en belirgin olan hislerini söze dökebilir ve bu hisleri sizin de paylaştığınızı söyleyebilirsiniz. Şöyle diyebilirsiniz;
- “Anneanneni çok özlüyorsun biliyorum; ben de onu çok özlüyorum.”
Çocuğun duygularını onaylayın ve kabul edin. Çocuklar ölüm hakkındaki duygularının kabul edildiğini ve bunların normal olduğunu hissettiklerinde endişeleri ve hissettikleri hakkında daha rahat konuşabilirler.
- “Arkadaşımdan öldüğü için nefret ediyorum!”
şeklinde vefat eden kişiye kızgınlık duyan bir çocuğa “Ne kadar kötü bir şey söyledin!” şeklinde cevap verilmesi uygun olmaz.
Vefat eden kişinin ölümüne sebep olduğunu düşünen bir çocuk “Hepsi benim suçum” şeklinde ısrarcı olabilir. Bu durumda, hissettikleri ve söyledikleri konusunda eleştirel olmaktansa çocuğunuzu anlamaya çalışmak daha yararlı olur.
Terk edilme duygusu hisseden bir çocuk, sizin orada olmanıza, ona sevgi göstermeye ve onun bakımını üstlenmeye hazır olmanıza rağmen “Şimdi bana bakacak kimse yok, yapayalnız kaldım,” şeklinde ağlayabilir. Bu duyguları ayıplamayın, içten ve geçerli duygular olarak kabul edin ve ne olursa olsun çocuğun vefat eden yakını ile arasındaki ilişkiyi kötüleyen bir tavır içinde olmayın.Eğer çocuklardan bu şekilde ifadeler duyarsanız, öncelikle onları sadece dinleyin.
Konuşmalarını “Böyle şeyler söyleme!” gibi laflarla bölmeden sonuna kadar dinlemeniz önemlidir. Daha sonra, nasıl hissettiğini anladığınızı göstermek için söylediklerini benzer şekilde ona tekrarlayın. “Bazen bende kızgın oluyorum” veya “Sanki anneannenin ölümüyle ilgili kızgınsın” ya da “Güvendiğin ve sevdiğin birinin ölmesi bazen korkutucu gelebilir insana.” şeklide ifadeler kullanabilirsiniz.
Duyguların ifade edilmesi için sözel olmayan yollar açın. İçe dönük çocuklar üzüntülerini; uykusuzluk, kabus görme, aşırı bağımlılık ve okulda zorluklar yaşama gibi çeşitli sözel olmayan şekillerde ifade edebilirler. Eğer çocuğunuz duygu ve düşüncelerini sözlü olarak ifade edemiyorsa, oyun veya sanat etkinlikleriyle duygularını ifade etmelerine olanak tanıyın.
Kukla ve oyuncak bebekler ölüm ile ilgili konuşmak için çok güzel araçlardır. Çocuğunuza, kukla veya oyuncak bebeklerden bir tanesinin öldüğünü hayal edeceğinizi söyleyin ve sonra “Acaba diğer kukla nasıl hissetmiş olabilir?” şeklinde sorun.
Eğer sözel olarak içe kapanık çocuğunuz, “Bilmem” diyerek omzunu silkerse, “Acaba üzgün mü hissediyordur? Yoksa kızgın mı hissediyordur?” diyerek, çocuğunuz kendini rahat hissedip oyuna dahil olana kadar sorular sorarak çocuğunuzu desteklemeye devam edin.
Benzer şekilde; resim yapmak, sanat malzemeleriyle duyguları konuşmak, hikayeler yazmak ya da anlatmak, ölen kişiye mektup yazmak, günlük tutmak gibi aktiviteler de çocukların kendilerini ifade etmesinde kolaylaştırıcı olur.
Bu etkinlikleri desteklemeniz, çocuğunuzun ifade ettiği duygularını anladığınızı, onunla paylaştığınızı göstermeniz için olanak tanır ve duyguları konuşmanın, yas tutmanın önemli bir parçası olduğunu anlamasını sağlar.
Çocuklarla Ölüm Hakkında Konuşmak
Ölümü, çocuğunuzun yaşına uygun olarak, daima açık ve net bir şekilde açıklayın; fakat bunu yaparken, çocuğunuzun bunları anlayabilme kapasitesini de göz önünde bulundurun.
- 6 yaş ve altındaki çocuklar ölümün tam anlamını, özellikle de bunun bir son olduğunu ve herkesin başına geldiğini kavrayamazlar.
- 6-8 yaşlarındaki çocuklar bunun bir son olduğunu anlamaya başlarlar.
- 9-10 yaşlarındaki çocuklar ve ergenler ölümün tam ve gerçek anlamını, ölümün geri döndürülemez ve kaçınılmaz olduğunu anlarlar.
Eski günleri ve anıları konuşun. İlk başta acı verici olsa da, ölen kişi ile ilgili eski güzel anılardan bahsetmek çocuk için faydalı olacaktır. Çocukla beraber eski fotoğraflara bakmak, ölen kişiyi anımsatacak kart veya fotoğrafları toplamak, anı kitabı oluşturmak bu noktada etkili olacaktır.
Sevgi ve desteğinizi açık bir şekilde ifade edin. Yasın başlarında çocuklar sevildiklerini bilmeye ihtiyaç duyarlar; bu, onların kendilerini güvende hissetmesini sağlar.
Kendi üzüntünüzü saklamayın. Üzüntünüzü saklamamak hem bu konunun tabu haline gelmesini engeller hem de çocuğun kendi duygularını kabul edip bunların normal olduğunu anlamasını sağlar.
Felsefi ve dini bakış açınızı açıklayın. Ölümün doğal olduğunu ve olumlu yanlarını açıklamak, çocuğun ölümle ilgili acılarını tolere etmesine yardımcı olur. Sevilen kişi ölse bile sevginin hep devam edeceğini açıklamak ya da dini inanışa göre ölümden sonra ölen kişi ile buluşulabileceğini açıklamak çocuklar için ölümün daha katlanır hale gelmesini sağlayabilir.
Cenaze Sürecinde Çocuklar
Yakının kaybını anlamak, kabul etmek ve bununla baş etmek için cenazeler önemli bir yere sahiptir. Bu ritüeller çocuklara yakınlık hissi, kayıp ile ilgili üzüntülerini diğer insanlarla paylaşma ve onlar tarafından rahatlatılma olanağı ve ölüm gerçeğiyle yüzleşme fırsatı sağlar.
Çocuğun cenazeye katılıp katılmamasındaki önemli husus ölümle ilgili durum ve çocuğun yaşıdır. Eğer bir çocuk ölüm ve ölümle ilgili ritüelleri anlayabilecek olgunluktaysa cenazeye katılmak, ölümün gizemli ve korkutucu olarak algılanmasını önleyici rol oynar. Eğer çocuk istekliyse ve 5 yaşın üzerindeyse genel olarak cenazeye katılımları uygun görülebilir.
Cenazeye katılmadan önce, cenazenin ne olduğu ve orada neler yapılacağı ile ilgili çocuğa bilgilendirme yapmak önemlidir. Aşağıdaki olası sorular ve cevapları çocuğu cenazeye hazırlamak için kullanılabilir.
“Cenaze nedir?”:
Cenazeler ölen sevdiklerimize ‘hoşçakal dememiz için düzenlenen törenlerdir.
“İnsanlar niye cenazeye gider?”:
Cenazeler bir araya gelerek ölen kişiye dair duygularımızı paylaşmamız için yapılır. Ölen kişiyi ne kadar sevdiğimizi, onu özleyeceğimizi ve hep hatırlayacağımızı söylemek için bir fırsattır.
“…(ölen kişi) de cenazede olacak mı?”:
Evet. Onun bedeni tabut denen bir kutunun içinde olacak. İstersen ona bakabilirsin ancak bedeni ölü olduğu için hareket edemez, ya da seninle konuşamaz. Cenazeden sonra tabut kapatılacak ve sen onu göremeyeceksin, ama o hala içinde olacak.
“Ben orada ne yapacağım?”:
Sen hep benim yanımda olacaksın. İstersen önce tabutun içine bakacağız ve onunla vedalaşacağız. Daha sonra ona yakın durup, üzüntü ve sevgisini bizimle paylaşan diğer insanlarla buluşacağız.
“Gelmek zorunda mıyım?”:
Bazıları için cenazeler vedalaşmak için güzel bir yoldur. Bazıları içinse daha üzücüdür ve başka şekilde vedalaşmak isteyebilirler. Buna sen karar ver. Eğer gitmek istemiyorsan hiç sorun değil, kimse bu yüzden sana kızmayacak. Eğer gelmek istersen ben senin yanında olacağım ve senin iyi hissetmen için sana yardımcı olmaya çalışacağım. Neye karar verirsen ver biliyorum ki onu sen de benim kadar özleyeceksin ve ben seni hep seveceğim.
Çocuğun aşağıda belirtilen ihtiyaçları karşılanırsa, bu süreç her ne kadar zor olsa da, olayın olumlu ve olgunlaştırıcı yanları da olacaktır.
- önemli olduğunu hissetme ihtiyacı
- net ve yaşa uygun açıklamalara duyulan ihtiyaç
- sevildiğini ve güvende olduğunu hissetme ihtiyacı
- ölen kişiyi anma ve hatırlama ihtiyacı
- sevdiği bir yakınını kaybeden herkesin üzüleceğini bilme ihtiyacı
- dalga geçilme korkusu olmadan bütün duygularını ifade etme ihtiyacı
Önerilen Okumalar
- Colgrove, Melba, Harold Bloomfield ve Peter McWilliams. How to Survive the Loss of Love. New York: Bantam, 1977.
- Kushner, Harold S. When Bad Things Happen to Good People. New York: Schoken, 1981.
- Wolf Erlbruch. Ördek, Ölüm ve Lale. İletişim Yayınları, 2009.