Çalışan Anne Kaygıları ve Tavsiyeler

Çalışan Anne Kaygıları ve Tavsiyeler

İş hayatına annelik sebebiyle ara verdikten sonra tekrar geri dönen anneleri en çok zorlayan konularından biri de iş ve ev hayatı arasındaki dengeyi kurmaktır. Kokusunu özlediği bebeğine istediği kadar vakit ayıramamak, minicik bebeğini bir bakıcıya ya da güvendiği bir aile büyüğüne teslim ederek iş hayatına dönmüş olmak ve bununla birlikte gelen “suçluluk”  hissi…

Birçok yeni hissi karmaşık bir şekilde yaşayan ve bunu yönetmekte zorlanan çalışan yeni anneler için Canbebe Uzmanlarından Çocuk Gelişimi Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt, yol gösterici açıklamalarda bulunuyor:

Çocukla kaliteli zaman geçirirken, her iki tarafında karşılıklı haz alması gerekir

Kaliteli zamanı, “bebeğe bir şeyler öğretme çabasının olmadığı, her iki taraf içinde eğlenceli bir zaman dilimi” olarak tanımlayan Özge Selçuk Bozkurt, kaliteli zamanın karşılıklı bir paylaşım olduğunu belirtiyor.  Bozkurt, kaliteli zaman ile ilgili şu açıklamalarda bulunuyor: “Kaliteli zaman karşılıklı bir paylaşımdır ve o dönemde çocuk mutlu olduğu için algıları çok açıktır. Ne verseniz alacaktır. Sevgi verirseniz sevgiyi alır ve bu anda mutluluğu yaşamayı öğrenir. Ancak çocuğunuz zevk alıyor diye istemediğiniz bir şeyi yapmak zorunda kalmayın. “Kaliteli zaman” tanımlamasına uyduğu düşünülerek çoğu zaman babanın önüne yapbozlar verilir. Yapboz oyununu eğitimsel anlamda belki kaliteli zaman olarak düşünüyor olabilirsiniz ama babanın da o anda keyif alması önemli, bebekle oyun oynamaya bir iş gibi bakılmamalı. Birlikte kucağa alıp vücut oyunları, hoplamalı zıplamalı, göbekte oturmalı aşağı yukarı, vücut kaydırağı olarak bilinen etkinlikler, oyunlar yapabilirsiniz. Babalar fiziksel oyunları biraz daha fazla seviyorlar ve bu oyunların aslında bebeğin gelişiminde çok büyük faydası olduğunu söyleyen araştırmalar var. Kaliteli zamanda bir şey öğretilmesi gerekmiyor. Temel olan şey, iki tarafın da karşılıklı haz alması.”

Bebeğin bakıcısı ile ilgili kaygılar…

Özge Selçuk Bozkurt, bebeklerini bakıcıya bırakıp giden annelerin akşam eve döndüklerinde çok iyi gözlem yapmaları gerektiği konusunun altını çiziyor.

Bozkurt şöyle açıklıyor; “Bebeğin huzur bulduğu kollar doğduğu andan itibaren annenin kucağıdır, kokusudur. Hatta annenin karnı, annenin sesi hep bebekte huzuru çağrıştırır. O yüzden ilk 6 aya kadar annelere karşı yoğun bağlılık olması gayet normaldir. Bebeğinizin en çok ihtiyaç duyduğu dönem olan akşam uykuya hazırlıkta sizin emzirmenizle ve sizin ses tonunuzla uyumak ister. Sevdiği anne kucağı sabah bakıcının gelmesiyle son bulur ve ağlamalar başlar. Bu durum normaldir ve zamanla bebeğiniz ayrılmaya alışacaktır.

Fakat unutmamalıyız ki, bu dönem bebeği haz odaklıdır. Yani bir şeyden zevk alıyorsa o zevki sonuna kadar tatmak ister. Eğer bir rahatsızlık varsa bunu da bir şekilde size dile getirmek ister. Ayrılmanızdan rahatsızsa ağlayarak bunu dile getirir. Ya da başka bir kucağa gittiyse ve hiç hoşlanmadıysa, bunu da ağlayarak dile getirir. Tercihlerini ağlamaları ile çok rahat anlayabiliriz bu dönemde… Sizin yokluğunuzda bebeğiniz gerçekten eğlenebiliyor mu sorusunun da cevabını buradan bulabilirsiniz. Bu konudaki düşüncelerinizin sağlamasını yapmak için de gün içinde bakıcınızdan videolar isteyebilir veya evde olduğunuz bir günde bakıcısı ve çocuğunuz bir arada oynarken birbirleriyle iletişimlerini gözlemleyebilirsiniz. Bu süreçte bebeğinizden uzakta olun çünkü sizin varlığınızı hissederse bebeğiniz size gelmek isteyecektir. Ancak uzaktan bakarsanız, ikili ilişkisinde bebeğiniz orada bazı duyguları size verecektir, çok iyi gözlemleyin.

Mümkünse bebeğinizi ilk etapta kan bağı olan birine, yoksa alternatif olarak bakıcıya teslim edin. Kademeli bir şekilde bakımını üstlenecek kişiye alıştırın. Unutmayın ki sizin içiniz rahat ederse bebeğiniz de huzurlu olacaktır.  O yüzden içinizin rahat etmesi gereken şartları mutlaka göz önünde bulundurun ve bebeğinizin size verdiği ağlama sinyallerini çok iyi gözlemleyerek seçtiğiniz kişiyi sorgulayın.

Bebeğim bakıcısını benden daha çok severse…

Özge Selçuk Bozkurt, annelerin en çok yaşadıkları bir diğer kaygının da bebeklerinin bir süre sonra bakıcılarına daha düşkün olup, kendilerinin yerine geçeceği kaygısı olduğunu belirtiyor. Birçok yeni annenin yaşadığı kaygılara “ben yetersiz bir anne miyim?” “bakıcıya çok mu bağlı?” çalıştığım için mi beni daha az seviyor?” sorularının da eşlik ettiğini açıklıyor.

Bozkurt, çoğu annenin yaşadığı bu kaygı ve bunun altında yatan sebepler ile ilgili şöyle söylüyor: “Öncelikle kendinizde böyle bir vicdan azabı hissetmeyin ancak bu duyguları yaşamanız da ilk zamanlarda çok normaldir. Bebeğinizle ilgilenecek doğru kişiyi bulduktan sonra, bebeğinizle maksimum ve kaliteli zaman geçirmenin yollarını araştırın. Yasal süt izinlerinizi işvereniniz ile görüşüp sizin ve bebeğinizin günlük düzenine göre de en verimli şekilde planlayabilirsiniz. İlk 6 aya kadar -çalıştığınız sektöre göre- günde 1,5 ile 3 saat arası yasal süt izniniz var. 6-12 ay arasında da 1,5 saatlik süt izniniz var. Bu araları ne zaman kullanacağınızı bir program haline getirmeniz önemli; çünkü bebeğinizin yanına gideceğiniz saati bilirseniz günü ve dolayısıyla bebeğinizin günlük rutinini çok daha iyi düzenlersiniz.

Eve döndükten sonraki zamanı da çok iyi değerlendirin. Bebeğinizin uyku saatlerine göre etkinlik ve oyun saatleri yapın. Bebeğiniz sizinle birlikte uyumak istiyorsa, siz de istiyorsanız ve anneliğinizi bu şekilde yaşamaktan keyif alıyorsanız kesinlikle yapın. Bu iki taraf için de güzel bir paylaşımdır. Uykuda bile ona varlığınızı hissettirin. Güvenli bağlanma ve iki tarafın da iyi hissetmesi için birlikte yatabilirsiniz. Bu tamamen annenin anneliği yaşamasıyla alakalı bir durumdur ve kişiden kişiye değişebilir. İlk 1 yıl bebeğin annenin yanında yatmasını destekleyen birçok araştırmanın da olduğunu düşünürseniz bebeğinizin odasında yatması için ısrar etmeyebilirsiniz.

Özge Selçuk Bozkurt

Çocuk Gelişimi Uzmanı

Share

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir