Çalışan annenin psikolojisi

Çalışan annenin psikolojisi

Çalışan anneler kendini suçlu hisseder mi? Okul döneminde anne ve çocuk ilişkisi nasıl kurulmalı? Bu ve benzer soruların yanıtlarını merak mı ediyorsunuz? Anadolu Sağlık Merkezi psikologları ile çalışan anne psikolojisi üzerine konuştuk.

Çalışan annenin suçluluk duygusu  

Çalışan kadına, anne olduktan sonra çocuğun bakılıp büyütülmesiyle ilgili olarak yeni sorumluluklar yükleniyor. Ev ve iş hayatında yaşadıkları onu tükenmişlik sendromuna itebiliyor. Birçok şeye yetişememenin verdiği huzursuzluk ve öfkelilik hali yaşanabilir. İşi bırakmakla çalışmaya devam etmek arasında yaşadıkları kararsızlık suçluluk duygusuna neden olabiliyor. Özellikle yeni anne olan çalışan kadının, anne rolüne hazırlanması ve bu role uyumu, roller arasında geçiş yapabilmesini ve bu rollerini devam ettirebilmesini sağlıyor. Annelik, içgüdüsel olmakla birlikte, aynı zamanda öğrenilen davranışlar toplamıdır. Çocuk ile anne arasında söz ve davranışla oluşan, bazen sadece bir bakışla, duygularla gelişen anne-çocuk ilişkisi dediğimiz özel bir ilişki biçimi meydana geliyor. Anne, doğal olarak çocuğuna ilk aylarda ve yıllarda öncelik vermek ve onunla birlikte olmak ister. İşe başladığında aklı ve duygusu çocuğunda olur. Zamanla bir denge oluşur, ancak annenin çocuğuyla yeterli zaman geçiremediği hissi çocuğu ile ilişkilerinde sorun yaratabiliyor. Çocuklar, bebeklikten itibaren annenin duygularını hissediyor. Çalışan kadın iş ile birlikte annelik davranışına duygusal olarak hazırlanabilir ve annelik davranışını öğrenebilirse, yeterli aile, çevre, eş desteğini aldığında, hem işinde kendisini daha iyi hissediyor hem de suçluluk duyguları azalıyor.  

Çalışan anne çocuğu psikolojisi  

Bu konu ile ilgili yapılan çalışmaların sonuçları, annenin çalışmasının çocuğu sanıldığı kadar olumsuz yönde etkilemediğini gösteriyor. Böyle bir durumda çocuk annenin yaklaşımından etkileniyor. Yani annenin çocukla kurduğu ilişki asıl önemli nokta. Annenin kendisi ya da işi ile ilgili olumsuz duygularını belli etmemesi ya da yoğun suçluluk duygusunu bir şekilde yansıtmaması, hatta varsa suçluluk hissini iyileştirmesi, olumsuz duygularını olumlu hale getirmesi gerekiyor. Çocuğa doğalın bu olduğu yansıtılmalı. Eğer anne çocuğuyla güvenli ve olumlu, sakin ancak sınır koyan bir tutum sergileyebilirse çocuğun gelişiminde, sosyalleşmesinde ya da okul başarısında olumsuz bir durum yaşanmıyor. Zira, araştırmalar, çalışan annelerin çocuklarının okul başarılarının ve sosyal gelişimlerinin çalışmayan annelerin çocuklarına göre daha önde olduğunu gösteriyor. Özellikle annenin çalışması kız ve erkek çocuğunu daha olumlu yönden etkiliyor. Annesi çalışan kızlar ve erkekler, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde annelerini daha yetenekli, becerikli hissediyor, meslek seçimlerinde onu örnek alıyor. Annenin olumlu katkıları bulunuyor.  

Okul öncesi dönemde çalışan annelerin çocuklarının davranışları nasıldır? Çalışan anne çocuğuna nasıl davranmalı?  


Okul öncesi dönem olan 0-6 yaş arası çocuklar için hem daha duygusal hem de gelişmenin büyümenin hızlıca devam ettiği dönem. Özellikle bebeklik ve 2 yaşa kadar olan bölüm çocuğun anneye çok daha fazla ihtiyaç duyduğu bir dönem. Çocuklar annelerini ve kendisine bakan kişileri ayırt eder. Annelerini çok özlerler, çalışan annelerin doğum sonrası izinlerini, süt verme izinlerini buna göre düzenlemeleri, süt izinlerini öğleden sonra kullanmaları yararlı olur. Eve geldiklerinde önce çocuklarıyla kucaklaşmaları, çocukla birlikte olmaları yararlı olur. Burada sürenin uzun olması gerekmiyor, nitelikli, sevgi dolu, sakin, huzurlu geçirilen süre yeterli oluyor. Çocuklar annelerine duydukları özlem nedeniyle huysuz olabilir. Anne eve geldiğinde annesinin yüzüne baktığında, sıcak, mutlu bir ifade görürse rahatlar, sakinleşir. Burada annelerin ve bebeklerin ihtiyacı olan süre ortalama bir-iki saat kadar olabilir. Anneler çocukları ile zaman geçirirlerken kaygılarından uzaklaşırlarsa ne kadar iyi hissettiklerini, dinlendiklerini görebilirler. Bundan sonrası için çocuğun yemesi, uyuması, banyosu vb konularda eş ve aile üyeleriyle yardımlaşmak yararlı oluyor.  

2-5 yaş arası çocuklar için neler söylenebilir?  


2-5 yaş daha hareketli, oyun ve sosyalleşmenin başladığı, geliştiği dönem. Çocuğun yürümesi, konuşması kendini ifadesi gelişir, her şeyi merak eder, bakar, inceler, sorular sorar. Çalışan anne kısa ve nitelikli zamanı çocuğuyla oyun oynayarak, sohbet ederek, parka giderek geçirebilir. Örneğin, mutfakta yemek yaparken çocuğun masada resim yapıyor olması, bu esnada yapılan faaliyetle ilgili sohbet hem anneyi hem de çocuğu mutlu eder. Zaman ve mekan birlikte paylaşılmış olur. Bu dönemde sınırlar koymak gerekir. Çocuklar oyun oynamak için dolaplara bakarlar, çekmeceleri karıştırırlar, bunun yerine oyuncaklara yönlendirmek, oyuncaklarla nasıl oynayacağını göstermek yararlı olur. Uyku ve yemek zamanı belirlenmeli. Eşler anne-baba olarak yardımlaşmalı, birbirlerini desteklemeli, çocuğa çift mesaj vermemeye gayret etmelidirler. 3 yaş civarında yuva ya da oyun gruplarına önce ikişer saat olarak sonra yarım gün devam etmeleri yararlı olur. Bunun için en iyi başlama ayları Mayıs-Haziran veya Ağustos-Eylül aylarıdır.  

Okul döneminde çalışan anne ve çocuk arasında ilişki nasıl kurulmalı? Zamanı nasıl kullanmalı? 


Okul döneminde annelerin sevgilerini gösterme yolu, çocuğunu beğenme, takdir etme, yol gösterme ve teşvik etmekten geçer. Okulun ilk yılları çocuklar için oldukça zordur. Çalışan anneler bazen iş, görev, sorumluluk bilincini çok fazla yüklenip evde de bunu otomatik olarak devam ettirebiliyorlar. Çocuklar bu durumdan çok mutsuz olduklarından, annelerine negatif davranıp inatlaşabiliyorlar. Okulda ne yaptınız sorusuna çocuklar asla yanıt vermezler. Bunun yerine bugün neler olduğunu konuşarak sohbet etmek, yemeğin hazırlanması, sofranın kurulmasında küçük yardımlar istemek, dersleri konusunda takdir etmek, hafta sonu kısa süreli birlikte zaman geçirmek, odasını nasıl toplayacağını göstermek, bunun yararlarını anlatmak, arkadaşları ile birlikte olmasına, spora, sosyal aktivitelere katılmasını teşvik etmek çocuğu öz güvenli yapacağı gibi annenin kendisine zaman ayırmasını sağlar.  

Her dönemde çocuğa kural koyarak hareket etme doğru bir yaklaşım mıdır? Çocuğa kural koyarken nelere dikkat edilmeli?  


Çocuğumuz doğduğu andan itibaren aslında bir düzen ve sınır koymaya çalışırız. Çocuklarda başlangıçta zaman algısı olmadığından anneler bunu içgüdüsel olarak yavaşça oluşturmaya gayret ederler. “Şimdi sabah oldu kahvaltı zamanı, öğle yemeği, akşam, gece oldu yatıyoruz, banyo zamanı, tatile gidiyoruz, tatil olunca okula gidilmez…” gibi sözler söyleriz. Bunlar sınırlandırma, zamanı öğretme çabalarıdır. Davranışları da sınırlandırıp kurallar koymak çocuğun sosyalleşmesine yardım eder. Arkadaşlarıyla olumlu iyi ilişkiler kurmasını, sakin davranmasını, oyunlarda tercih edilmesini, lider olmasını sağlar.  

Çocuk yetiştirme döneminde eşlerden nasıl destek alınabilir?  


Çocuk hayata geldiği andan itibaren eşler arasında paylaşımın, yardımlaşmanın her konuda birbirini desteklemenin çok önemli olduğunu biliyoruz. Anneler eşlerinden her zaman destek istemeli, sorumluluklar paylaşılırsa azalır, kolaylaşır, anlaşmazlıklar olmaz, olumsuz duygular yerine olumlu duygular, işbirliği gelişir ve bir çocuğu büyütmenin gururu, mutluluğu yaşanır. Çocuğun gelişiminde babanın rolünün, ilgisinin ve sevgisinin çok önemli olduğu unutulmamalıdır. Çocuk ve anne için baba, güveni, saygıyı, inancı simgelemektedir.  

Çocuklara özellikle maddi ödüller ve hediyeler almak konusundaki görüşleriniz nelerdir?  


Çocuk gelişiminde ve ruh sağlığında maddi ödüllerin yeri bulunmamaktadır. Manevi ödülün geçerliliği, yararının daha fazla olduğunu biliyoruz. Maddi ödül ancak bir başarı ile bağlantı kurulduğunda yararlı olabilir. Örneğin; “yemeğini çok güzel yediğin için oyuncaklarınla oynayabilirsin, dondurma alabiliriz, sana çikolata alalım, çok güzel resim yaptığın için sana büyük boya kalemleri aldım, doğum günün için istediğin oyuncağı alalım mı?” gibi maddi ödüller seçilirken çok pahalı olmamasına, çocuğun yaşına uygun olmasına, bir ihtiyacının karşılanmasına dikkat edilmelidir. Top, bisiklet, spor ayakkabı vb gibi. Ders çalışması ya da uslu durması için pazarlıklar yapmak, büyük ödül vaatlerinde bulunmak, özellikle ilk okul döneminde cep telefonu, bilgisayar, para ödülü önermek, sanıldığının aksine hem hiçbir işe yaramaz hem de çocukların davranış sorunlarını artırabilir. Çocuklar için aslında ödülün nasıl verildiği önemlidir. Ödülü hak ediyor olması, annesi-babası tarafından takdir edildiğini, beğenildiğini görmek önemlidir. Aslında maddi ödülün manevi ödülle birleştirilmesi yararlı olur.

Share

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir